Cuucin*jiLeriz biiizZzZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Cuucin*jiLeriz biiizZzZ

Cuucin*jiLeRin yeRiİiİiİi
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  GaleriGaleri  Giriş yapGiriş yap  

 

 ahmet kaya

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cσмє
ѕαяı кєℓєвєк α∂мın
ѕαяı кєℓєвєк α∂мın
Cσмє


Mesaj Sayısı : 1451
Yaş : 27
Nerden : CuuCinimiN qaLbiNden
Sitemiz Nasıl? : Mükemmel
Favorin : ahmet kaya Ddsssslh1
Başarı Puanı :
ahmet kaya Left_bar_bleue100 / 100100 / 100ahmet kaya Right_bar_bleue

Sanal Hayvanım : ahmet kaya 8kedii10
Kişisel Mesaj : <marquee>Cuucin*jiLeriz biiizZzZ

Cuucin*jiLeriz biiizZzZ Cuucin*jiLeriz biiizZzZ Cuucin*jiLeriz biiizZzZ Cuucin*jiLeriz biiizZzZ Cuucin*jiLeriz biiizZzZ









</marquee>
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 04/07/08

ahmet kaya Empty
MesajKonu: ahmet kaya   ahmet kaya Icon_minitimeCuma Kas. 07, 2008 8:43 am

Ahmet Kaya, 1957 yılında Malatya'da beş çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak dünyaya geldi. Mensucat işçisi bir baba, çocuklarını yetiştirmekle yükümlü bir anne ve diğer dört kardeşle birlikte geçen çocukluk...

Müziğe olan ilgisini keşfeden babası, Ahmet henüz altı yaşındayken nerdeyse boyu kadar bir bağlamayı doğum günü hediyesi olarak eve getirdi ve Ahmet Kaya'nın müzik hayatı böyle başladı.Ailenin yemek parasından artırılıp alınan bu bağlamanın engellenemez bir fırtınanın ilk esintisi olduğunun kimse farkında değildi elbette.

Birkaç ay içinde bağlamadan çıkardığı seslerle tüm aileyi bıktırdı. Oysa ona göre artık sahneye çıkmanın zamanıydı belki de. İnsanlar dinlemiyorsa o, dinleyecek birilerini mutlaka bulacak kadar inatçıydı. İlk konserini, bahçedeki kümeste tavuklara verdi. Tavuklar mutlu oluyor muydu bilinmez; ama Ahmet bu parasız konserleri uzunca bir süre devam ettirdi. İlk gerçek sahnesi içinse dokuz yaşına kadar beklemek durumundaydı. Dokuz yaşına geldiğinde babasının çalıştığı fabrikanın işçilerinin düzenlediği işçi bayramı gecesinde kendini sahnede buldu.

Yaz tatillerinde ya plakçıda ya da tanıdıkların minibüsünde çalışan Ahmet Kaya bir süre yanında çalıştığı Başar ağabey'i tutuklanınca, küçük bağlaması ile ilk bestesini yaptı: "Bir Wolksvagen alacağım, Adını �Başar� koyacağım"

Ruhi Su�nun plaklarını satın alan Ahmet Kaya, bol paçalı pantolonlar giyen uzun saçlı 68�lilerden etkilenen gençtir aynı zamanda..

Mensucat fabrikasından emekli olan babası, daha iyi bir yaşam için İstanbul�a göç eder. İstanbul/Kocamustafapaşa�ya yerleşirler. Ahmet Kaya'nın ilk izlenimi korkudur.

Ortaöğrenimini tamamlamaya çalışırken yetmişli yılların toplumsal çatışmaların farkına varmayan Ahmet Kaya İstanbul dışından gelmiş olmanın farklılığını, yeni bir kültürle içiçe yaşamanın değişikliğini hisseder bir süre. Türküler, marşlar, Ruhi Su ve Zülfü Livaneli�den müzikal anlamda etkilendiğini inkar etmez, ama kendi sesini arar. Bütün boş zamanlarda bağlama çalıp şarkılar söyler. İlk bestelerini bugünlerde yapar.

Boğaziçi Üniversitesi�nde bir panelde Ruhi Su�yla karşılaşır. Ustayı çok sevse de yetmeyen birşeyler vardır ve bunu ifade etmeye çalışır Ruhi Su�ya. Ruhi Su'nun 'Mahsus Mahal' türküsünü kendince yorumlar ona. Bağlamanın sapını tutan Ruhi Su, 'Böyle bağlama çalınmaz!' der. Oysa Ahmet Kaya asidir, farklı birşeyler yapmak ve kendini aramaktır istediği. Yıllar sonra verdiği ilk resitalin afişine 'Bağlama Böyle De Çalınır'ı yazdıracaktır.

Seksenli yılların başı talihsizliklerle geçer. Evliliği biter, bebeği ondan ayrı büyüyecektir. Bu dönem bestelerinin olgunlaştığı dönemleridir bu yıllar. Sadece müzikle kendini ifade eden Ahmet Kaya, 1985 yılına geldiğinde kararını verir. 'Zamanıdır' deyip, koltuğunun altına şarkılarını alıp, Unkapanı�nın yolunu tutar. Dinleyenlerin hiçbir kategoriye koyamadığı bu müziğe kimse yüz vermez. Sonraki günlerde arkadaş yardımları ve kendi olanakları ile ilk albümünü yapar. Ama hemen toplatılır. Yapılan itiraz sonuç verir. Olay gazetelere yansır, Ahmet Kaya�nın �Ağlama Bebeğim� adlı albümü Danıştay kararıyla serbesttir.

Kısa bir süre sonra ikinci albümü Acılara Tutunmak'ı yapar. Edindiği toplumsal, siyasal duyarlılıkla üretim yapmaktadır, peşpeşe albümler çıkarmaktadır. Üçüncü albümü O sıralar tutuklu olan ve idamla yargılanan Nevzat Çelik'in 'Şafak Türküsü' şiirini besteler, aynı zamanda albümün de adıdır 'Şafak Türküsü'. Üllkenin gündemindeki idam cezaları ve hapishanelerde bulunan binlerce insanın ve onların ailelerinin içinde bulunduğu durumu şarkılaştırmıştır.

'An Gelir' isimli dördüncü albümünde Atilla İlhan, Hasan Hüseyin ve Ülkü Tamer'in şiirlerini besteleyen Ahmet Kaya, yeni arayışlar içerisine girmiş, besteciliği ile ilgili kendisini epeyce geliştirmiştir. İlk üç albümde aranjör olarak kendi çabalarının yanı sıra Sezer Bağcan, Oğuz Abadan gibi isimlerle çalışan Ahmet Kaya, dördüncü albümde Osman İşmen ile çalışmaya başlar ve bu beraberlik uzun yıllar sürer...

Beşinci albümünde ünlü şairlerin yanı sıra yeni bir isimle, Yusuf Hayaloğlu'yla çalışmaya başladı. Hayaloğlu'yla beraberlik, Ahmet Kaya müziğinde uzun ve verimli bir çalışmanın başlangıcını oluşturur. 'Yorgun Demokrat' isimli bu albüm, gerek dönemi gerekse içeriği bakımından yine Türkiye�nin toplumsal gidişatına denk düşmüş ve 12 Eylül döneminin etkisini üzerinden atmaya çalışan milyonlarca demokratın durumunu dile getirmiştir.

Albüm çalışmalarına paralel olarak halk konserleri de yapar Ahmet Kaya. Gösterilen ilgi, katılım ve çoşkuya rağmen, ülkenin birçok yerinde �sakıncalı� bir şarkıcıdır artık o.

Konserde kendisine bağlamasıyla eşlik eden Ahmet Koç�la altıncı albümü olan 'Sevgi Duvarı" nın hazırlıklarına başlar. Can Yücel�in aynı isimli şiirini bestelemiş olan Ahmet Kaya, bu albümü �vazgeçilmezlerim� dediği Yusuf Hayaloğlu ve Osman İşmen�siz hazırlar ve bu arada 'Resitaller' adını verdiği albümde canlı konser kayıtlarını toplar. 'İyimser Bir Gül' adını taşıyan yedinci albümü çıktığı sıralarda Türkiye doksanlı yıllara adımını atmış ve Ahmet Kaya gündemi ile ülke gündemi yine örtüşmüştür. Yeniden Yusuf Hayaloğlu ve Osman İşmen� le çalışmaya başlar. Albümün adı 'Başkaldırıyorum'dur.

Olgunluk çağında ülkesinin içinde bulunduğu olumsuzluklara, mevcut gidişata ve sistemin hoşnut olmadığı her yanına şarkılarla müdahale etmeye çalışan bir 'muhalif'tir artık.

Başı, zaman zaman derde girer, birçok yerde konser verememenin yanı sıra albümleri �sakıncalı� bulunup kısmen de olsa toplatılır. Bu sürecin şarkılarına yansıması kaçınılmazdır. Yeni albümün adı 'Başım Belada'dır. Ahmet Arif, Atilla İlhan ve Yusuf Hayaloğlu�nun şiirleri ve şarkı sözleri Ahmet Kaya müziği ile biraraya gelir. Bu arada ağırlıkla Türk Halk Müziği�nden örneklerin yer aldığı 'Resitaller 2' adlı albümü yayınlanır.

Onuncu albümü 'Dokunma Yanarsın' ile birlikte hayatında bir takım değişiklikler gündeme gelir. Bu yeni süreçte de milyonluk satışlara imza atan Kaya, 1993�te onbirinci albümü 'Tedirgin'i çıkarır. Ertesi yıl çıkardığı 'Şarkılarım Dağlara'da hemen hemen tüm şarkı sözlerinin altına da imzasını atar. Albüm, 'Kum Gibi', 'Ağladıkça', 'Saza Niye Gelmedin' gibi parçalarla satış rekorları kırarak Ahmet Kaya diskografisinde ayrı bir yere sahip olur. Toplumsal-kültürel gelişmelerin getirdiği etkileri üretkenliğe çeviren Ahmet Kaya, 1995 yılında onüçüncü albümü 'Beni Bul' u çıkarır.

Sesinin rengini ve olgunluğunu günün teknik imkanlarıyla yeniden deneyerek, ağırlıkla eski şarkılarını düzenlediği dönemde 'Yıldızlar ve Yakamoz' ortaya çıkar. Bunu, 1998 yılında Yusuf Hayaloğlu ve Osman İşmen�den oluşan çekirdek kadroyla hazırladığı 'Dosta Düşmana Karşı' izler.

'Gak Production' isimli bir yapım firması da kuran Kaya, Kent Ozanları isimli çağdaş halk müziği yapan bir grup ve on yıldır asistanlığını yapan Çetin Oraner�in albümlerine de yapımcı olarak imza atar.

Profesyonel süreci boyunca onun müziğine çeşitli isimler katkıda bulunmuşsa da Ahmet Kaya, kendisini hep toplumcu-gerçekçi sanat kategorisinde görmüştür. Dünyada �protest müzik� olarak tanımlanan bu türün ülkemizdeki önemli temsilcilerinden olan Ahmet Kaya�nın en belirgin ve ayırdedici tarafı, müziğindeki geleneksel motiflerin ve ulusal kültür değerlerinden yola çıkmasıdır. Toplumsal süreçten kopmamıştır. Türkiye�nin siyasal ve toplumsal gidişatına paralel bir müzik seyri izlemiştir.

Türkiye'de her söylediği söz ve şarkısı olay olan Ahmet Kaya hakkında birçok dava açıldı ve kendi deyimiyle emniyetler onun ikinci adresi oldu. Bu baskılara rağmen Kaya, kimliğini hiçbir zaman inkar etmedi ve mücadele etti.

Kaya, son olarak Gazeteciler Derneği�nde yaptığı konuşmada �Kürtçe bir klip çekmek istiyorum ve bunu yayımlayacak bir televizyon kanalı arıyorum� deyince medyanın hışmına uğradı ve bu yüzden Fransa�ya gitmek zorunda kaldı. Hayatının son yıllarını hakkında açılan davalar yüzünden Fransa'da geçirmek zorunda kalan Ahmet Kaya 16 Kasım 2000 günü sabah saat 6'da topragından uzakta kalp krizi geçirip hayata veda etti.





Ağlama bebeğim, Tedirgin, Acılara Tutunmak, Şafak Türküsü, An Gelir, Yorgun Demokrat, Başkaldırıyorum, Dokunma Yanarsın, Adı Bahtiyar, Başım Belada, Şarkılarım Dağlara, Yıldızlar ve Yakamoz, Beni Bul ve Dosta Düşmana Karşı." 1980�lerde Nevzat Çelik'in �Penceresiz kaldım anne / Saçlarına yıldız düşmüş, koparma anne� 'Şafak Türküsü' şiirini türküleştirerek patlama yaptı Ahmet Kaya. Kariyerinde �Ağladıkça� isimli türkünün büyük bir yeri oldu. Aram Dinkjian�ın bestelediği bu türkü, sanatçıya sağ veya sol görüşlü farketmeksizin milyonlarca dinleyici kazandırdı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://guucinergul-juler.yetkin-forum.com
 
ahmet kaya
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cuucin*jiLeriz biiizZzZ :: Diğer :: Diğer Sanatçılar-
Buraya geçin: